İnsana, Allah’ın katından bir hidayet olarak indirdiği İslam dini
anlatıldığında kendi isteğiyle iman eder, hiçbir baskı ya da zorlama
altında kalmadan karar verir. İnsan doğruyu ya da yanlışı seçmekte
özgürdür. Eğer yanlış seçimi yaparsa ahirette bunun karşılığını
alacaktır.
İslam inanç konusunda insanlara kesin ve açık bir dille, tam hürriyet
tanır. İslam’ın vahyedildiği dönemden günümüze kadar geçerli olan bu
anlayış, İslam ahlakının da temelini oluşturur.
Bu konudaki ayetler çok açıktır:
İslam ahlakına göre insan istediği inancı seçmekte özgürdür ve hiç
kimse bir diğerini inanç konusunda zorlayamaz. Müslüman iman etmesini
istediği kişiye sadece tebliğ yapmakla, Allah’ın varlığını, Kuran’ın
Allah’ın hak kitabı olduğunu, Hz. Muhammed’in (sav) O’nun elçisi
olduğunu, ahiretin ve hesap gününün varlığını, İslam ahlakının
güzelliklerini anlatmakla yükümlüdür. Ama bu yükümlülüğü sadece dini
anlatma ile sınırlıdır. Allah Peygamberimiz (sav)’in de sadece bir
tebliğci olduğunu Nahl Suresi’nde şu şekilde bildirir:
“Rabbinin
yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde
mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete
ereni de bilendir. “ (Nahl Suresi, 125)
Bir diğer ayette ise
“… Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin…” (Kehf Suresi, 29) şeklinde buyurulmakta ve Rabbimiz Peygamberimiz (SAV)’e
“Onlar mü’-min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)” (Şuara Suresi, 3) şeklinde seslenmektedir. Kaf Suresi’nde ise Allah Peygambere şu hatırlatmada bulunmaktadır:
Kendisine Allah’ın, katından bir hidayet olarak indirdiği İslam dini
anlatıldığı zaman kişi kendi isteğiyle iman eder, hiçbir baskı ya da
zorlama altında kalmadan karar verir. İnsan doğruyu ya da yanlışı
seçmekte özgürdür. Eğer yanlış seçimi yaparsa ahirette bunun karşılığını
alacaktır. Kuran ayetlerinde bu konuyla ilgili çok açık emirler ve
hatırlatmalar bulunmaktadır:
Örneğin bir müminin tebliği karşısında bir kişi derhal iman ederken,
diğer bir kişi inkar ederek alaycı ve saldırgan tavırlarla karşılık
verebilir. Başka bir kişi vicdanını kullanıp, hayatını Allah’ın razı
olacağı şekilde geçirmeye karar verirken, diğer kişi ise inkarcılardan
olup, güzel söze kötülükle karşılık verebilir. Ancak bu inkar, daveti
yapan kimseyi hiçbir şekilde umutsuzluğa ya da üzüntüye düşürmez. Allah
Yusuf Suresi’nde şu şekilde buyurmaktadır:
Burada önemli olan Kuran’a uymaya davet eden kişinin, karşılaştığı
tepkiler ne olursa olsun her zaman için Allah’ın razı olacağı ahlakı
göstermesi, güzel ahlakından kesinlikle taviz vermemesi, tevekküllü
davranmasıdır. Nitekim Allah
‘İçlerinde zulmedenleri hariç olmak
üzere, Kitap Ehli’yle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele
etmeyin. Ve deyin ki: “Bize ve size indirilene iman ettik; bizim
ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuz.” (Ankebut Suresi, 46) ayetiyle dinin nasıl anlatılacağını da bizlere bildirmiştir: “En güzel tarzda.”
Şunu hiç unutmamak gerekir ki, yeryüzündeki küçük büyük her olay
Allah’ın yarattığı kader doğrultusunda gelişmektedir. Ve iman etmeye
davet edilen bir kişiye hidayeti veren de Allah’tır. Bu nedenle
müminler, inkarcıların davranışları ile ilgili olarak hiçbir sıkıntı
duymazlar. Kuran’da bu konuyla ilgili pek çok örnek verilmiştir. Allah
“Şimdi onlar bu söze (Kur’an’a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek, kendini kahredeceksin (öyle mi)?” (Kehf
Suresi, 6) ayetiyle Peygamberimiz (sav)’e Kuran’a davet ettiği
insanların iman etmemelerinin onda bir sıkıntı oluşturmaması gerektiğini
bildirmiştir. Bir başka ayette ise;
“Gerçek şu ki, sen,
sevdiğini hidayete erdiremezsin, ancak Allah, dilediğini hidayete
erdirir; O, hidayete erecek olanları daha iyi bilendir.” (Kasas
Suresi, 56) şeklinde bildirilmiştir. Dolayısıyla bir insanın yaptığı
davet, söylediği güzel sözler, anlattığı her ayrıntı ancak Allah’ın
dilemesiyle karşıdaki kişi üzerinde etki eder. (
Harun Yahya, Terör Sevgiyle Yok Edilir)
İman eden kişinin tek sorumluluğu Kuran’a davet etmektir.
İnkarcıların inkarda diretmelerinden ve bu yaptıkları nedeniyle cehennem
azabını hak etmelerinden yana hiçbir yükümlülüğü yoktur. Rabbimiz
“Şüphesiz
Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hak (Kuran) ile gönderdik.
Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın.” (Bakara Suresi, 119) ayetiyle bu gerçeği Peygamber Efendimize de bildirmiştir.
Allah insana akıl ve vicdan vermiştir. Elçileri ve elçilerine
vahyettiği kutsal kitaplarıyla hak yolunu göstermiştir. Bu nedenle de
insan kendi seçimlerinden sorumludur. İslam ahlakı ancak samimi kararla,
Allah’a teslimiyetle ve her zaman doğruları emreden vicdanın sesini
dinleyerek yaşanabilir. Bir kişiyi ibadet etmeye zorlamak İslam ahlakına
tamamen aykırıdır. Çünkü önemli olan kişinin kalben
Allah’a teslim olması, samimi olarak iman etmesidir. Eğer bir sistem
insanları inanca ve ibadete zorlayacak olursa, bu durumda insanlar o
sistemden korktukları için dindar olurlar. Din açısından makbul olan
ise, vicdanların tamamen serbest bırakıldığı bir ortamda Allah rızası
için dinin yaşanmasıdır. Allah Ğaşiye Suresi’nde Peygamberimiz (sav)’e
şu şekilde buyurmaktadır:
İslam dini, yukarıda da üzerinde durduğumuz gibi, insanları dini
inançlarını seçmede özgür bırakırken, onların diğer dinlere saygılı
olmalarını emreder. Bir insan Kuran’da batıl olarak tarif edilen bir
inanca sahip olsa dahi, İslam topraklarında huzur ve barış içinde
yaşayabilir, ibadetlerini özgürce yapabilir. Allah Peygamberimiz’e (sav)
inkar edenlere şunu söylemesini emretmiştir:
İslam ahlakına göre her insan kendi inançlarına göre ibadetlerini
özgürce yerine getirebilir. Hiç kimse bir diğerini kendi dininin
ibadetlerini yerine getirmekten alıkoyamaz. Ya da bir insanı istediği
şekilde ibadet etmeye zorlayamaz. Bu İslam ahlakına aykırıdır ve
Allah’ın razı olmadığı bir davranış biçimidir. İslam tarihini
incelediğimizde herkesin özgürce ibadet edebildiği, inançlarının
gereklerini yerine getirebildiği bir toplum modeli görülür. Kuran’da
Ehl-i Kitab’ın ibadet yerleri olan manastır, kilise ve havralardan da
Allah’ın koruduğu ibadet mekanları olarak söz edilir:
Peygamberimiz (sav)’in hayatı da bu gibi örneklerle doludur. Hatta
Peygamberimiz (SAV) kendisiyle görüşmeye gelen Hıristiyanların kendi
mescidinde ibadet etmelerini söylemiş ve bu iş için mescidi onların
kullanımına bırakmıştır. Peygamberimiz (SAV)’den sonraki halifeler
devrinde de bu hoşgörülü anlayış korunmuştur. Şam fethedildiği zaman,
camiye çevrilen bir kilise ikiye bölünmüş, bir yarısında Hıristiyanlar,
öbür yarısında Müslümanlar ibadet etmişlerdir. (Konuyla ilgili detaylı
bilgiyi Harun Yahya’nın eserlerinden hazırlanan www.harunyahya.org
sitesinden öğrenebilirsiniz.)
Peygamberimiz (SAV) Hoşgörülü ve Sevgi Dolu Bir İnsandı
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (SAV) döneminde Arabistan’da birçok
dinden, farklı kültürlerden ve anlayışlardan topluluklar bulunmaktaydı.
Yahudiler, Hıristiyanlar, Sabiiler, Mecusiler ve putperestler birlikte
yaşamaktaydılar. Dahası aynı inancı benimsemelerine rağmen birbirlerine
düşman olan pek çok farklı kabile vardı. (Harun Yahya, Hz. Muhammed (SAV))
Ancak Peygamberimiz (SAV) hangi dinden ve kabileden olursa olsun
herkese şefkatle, sabırla, hoşgörüyle ve sevgiyle yaklaştı ve insanları
büyük bir hoşgörü içinde dine davet etti. Hz. Muhammed (SAV)’in
çevresindekilere gösterdiği bu güzel tavır Kuran’da şöyle
bildirilmektedir:
Müslüman ancak Allah’ın dinini anlatmakla yükümlüdür. O kişinin
hidayet bulması, iman etmesi ancak Allah’ın dilemesiyle olur. Hiç kimse
bir diğerini iman etmesi, ibadette bulunması için zorlayamaz.
Peygamberimiz (SAV) Allah’ın bu emrine her zaman titizlikle uymuş, dinin
ancak kalben istendiği zaman yaşanabileceğini sıklıkla ifade etmiştir.
Peygamberimiz (SAV) bir sözünde şöyle buyurmaktadır:
“Hoşgörülü Haniflik (Hz. İbrahim’in dininden
olanların vasfı) ile gönderildim, kim benim sünnetime muhalefet ederse,
benden değildir.” ( El-Cami’s Sağir, 1. 427) Bir diğer sözünde ise müminlere “Ben merhamet edici ve barışçı olarak gönderildim…” (El-Cami’s Sağir, 1. 427) şeklinde seslenmiştir. Peygamberimiz’in (sav) bu üstün ahlakı bir diğer sözünde şöyle ifade edilir:
“Öfkelendiği zaman (nefsine hakim olup) yumuşaklıkla mukabele eden kimse Allah’ın sevgisine nail olur!”(Esbahani: Hz Aişe)
Peygamberimiz (SAV) ‘in merhametli, şefkatli ve hoşgörülü ahlakı ile
ilgili pek çok hadis bulunmaktadır. Örneğin Peygamberimiz (SAV)
“İnsanlara merhamet etmeyen kimseye, Allah da merhamet etmez.” (Buhari
ve Muslim) demiştir. Diğer sözleri şu şekildedir:
“Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af
olunasınız. Yazık, laf ebesi olanlara. Yazık, günahlarına bilerek devam
edip, istiğfar etmeyenlere.” (Ramuz El Hadis 1. cilt )
“Allah refikdir (merhametli ve şefkatli), rıfkı sever ve rıfka
mukabil verdiğini başka hiçbir şeyle vermez.” (Kütübi Sitte Muhtasarı
Tercüme ve Şerhi, 7. cilt)
Büyük İslam alimi İmam Gazali, hadis alimlerinden derlediği bilgiler
ile Peygamber Efendimizin çevresindekilere karşı tutumunu şöyle
özetlemiştir:
“Öfkelenmekten son derece uzak ve bir şeye çabucak
rıza gösterendi. İnsanlara karşı insanların en şefkatlisiydi. Öyle ya,
insanların en hayırlısı insanlara hayrı dokunan, insanların en yararlısı
da insanlara faydalı olandır.” (Huccetül İslam İmam Gazali, İhya’u
Ulum’id-din, 2.cilt)
Peygamberimiz (SAV)’in çevresindekileri dine bağlayan ve kalplerini
imana ısındıran insan sevgisi, ince düşüncesi ve şefkati, tüm
Müslümanların önemle üzerinde durmaları gereken bir ahlak üstünlüğüdür.
Peygamberimiz (SAV)’in tüm insanlığa örnek olan bu güzel özellikleri
Tevbe Suresi’nde şöyle bildirilmektedir: “Andolsun size,
içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün,
müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir. “ (Tevbe Suresi, 128)
Sevgi, şefkat, hoşgörü ve merhametli olmak Allah’ın bir hidayet
önderi olarak gönderdiği elçilerinin ortak özellikleridir. Allah
Kuran’da diğer peygamberlerin de “sevgi duyarlılığı” ile
şereflendirildiklerini haber vermekte ve katından hikmet verdiği Hz.
Yahya’yı bu konuda insanlara örnek göstermektedir. Ayette bu kutlu insan
için “Katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi.” (Meryem Suresi, 13) şeklinde bildirilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder